Lütfen kendinizi okuyucularımıza tanıtırmısınız?
Adım Murat Aldemir. Diyarbakir’a Bağlı, Lice ilçesinin Şimşim beldesinde nim. Diyarbakir’da ikamet edip küçük bi market işletmekteyim. Babam yusuf Annem Kamile nin sekiz çocuğundan biriyim.
Süryani kökenli olduğunuzu ilk olarak ne zaman ve kimlerden duydunuz?
Suryani kökenli olduğumuzu çocukluğum dan bu yana bilirim. Ailem bize Suryani olduğumuzu her zaman söyler.
Süryaniler hakkında neler biliyorsunuz?
Suryaniler hakkinda fazla bir şey bilmiyorum. Bilmiyorum derken örf, adet, ve gelenekleri hakkında demek istiyorum. (Seyfo olduğu dönemde dedem 1 yaşındaydı. Seyfo dan önce dedemin isminin AGOP olduğunu biliyoruz.. Seyfo dan sonra Dedemin annesi müslüman biriyle evlenmek zorunda kalıyor.. AGOP olan dedemin ismi ( Ağa ) olarak değiştiriyorlar ve dedem müslüman olarak büyüyor. Bunları bana nenem ve amcam anlatmıştı…
Dedenizin hayat hikayesini bizimle paylaşırmısınız?
Dedem 42 yaşinda zaturiyeden vefat etti.. doğum tarihi ve vefat tarihini bilmiyorum.. bildigim.. Babam askerde iken Dedem vefat etmiş… Dedem Şiimşim de vefat etti.. mezarı Şimşim de.. Bildigim seyfodan önce dedemin isminin AGOP olduğudur… Ermeni ismi olup olmadığini bilmiyorum.. Ama kökenimiz Suryani bunu net olarak biliyorum…
Seyfo doneminde dedem bir yaşinda imiş. Seyfo 1915 te olduğuna göre dedem tahminen 1914 doğumlu olabilir veya 1913.
Dedeniz Süryanimiydi? Onun hakkında neler biliyorsunuz, bildiklerinizi kimden duydunuz?
Dedem Süryani idi. Amid’e bağlı Lice ilçesinin Şişmo beldesi ( diğer ismi ile Şimşim)
1915 te köyün Reisi Artin’dir. Artin Deko nun 8 oğlundan biridir. Seyfodan önce Artin’in ailesinin biri askerden gelir ve Reis Artin’e derki ben askerdeyken bazı söylentiler geçiyor Ermenilerin yer yer çeteleşip isyan çıkardıkları için tüm Ermeni ve Süryaniler sürgün edilecekmiş diye.. Reis bizim buralarda isyan yok.. bak dünya günlük gülistanlik demiş. Böyle bir şey burda olmaz demiş. Bir süre sonra Reis Artin kendi oğlu olan Babuşu nuda askere yollamış. Baboş evli ve bir oğlu varmiş. Bir süre sonra karakoldan haber gelir tüm silahlarınızı getirip teslim edin diye…
Teslim etmeyenler hakkında ağır yaptırımlar yapılacak denmiş. Tüm çevre halkı ellerindeki tüm silahları götürüp teslim etmiş. Kısa bir süre sonra karakol tekrar çağrı yapmış, tüm gayrı müslümler toplansın diye konuşma yapılacak diye. Hepsini köy meydanına topladıktan sonra askerler hepsinin ellerini ve ayaklarını bağlamaya başlar. O an Şişmo ve çevre köylerinde aynı anda başlayan bu sistematik uygulama Seyfo nun başlangıcıdır. Kürt ailelerden birileri askerlere yanaşıp şu gördügünüz köyün Reisi adı da Artin dir derler ve Reise özel yaptirim başlar. Askerlerin tomates patlıcan biber gibi vesaire şeylerden kolye yaparlar ve Reis Artinin boynuna takarlar, maksatları onu aşağılamaktır. Bizim Gola ğılare diye tabir ettigimiz bu şelalenin üstüne getiriyorlar ve elleri arkadan baģlı bir anda kendini askerlerden silkeleyip ben kendimi size öldurtmem diyip kendini selaleye bırakıyor. Kendi yaşamına kendisi son veriyor. Derlerki köy meydanında elleri bağlandığı anda dönüp silahlarımızı neden toplattıģınız anlaşıldı eğer böyle olacağını silahlarımızı asla teslim etmezdik ve emin olun ki siz bizle baş edemezdiniz. Erkekleri oldürmeye başlayınca asker, kılıçla benim ailemden birinin midesine batırır. Çıkan bağısaklar ve dökülen kandan ve yerde can cekişmesinden askerin midesi bulanır ve kusar. Ve bir Kürt derki asker bey asker bey öyle öldürmesi zor olur, dur sana gostereyim der. Başka bir Süryani erkeği alır elini ayağını bağlar ve yere yatırdıktan sonra oracıkta boğazını keser. Askerin bilmedigi şeyi öğreten beraber yaşadıģı Kürt komşudur ve o saatten sonra asker ve Kürtler beraber katliama başlamiş olurlar. Erkekleri öldürdükten sonra sıra kadın ve çocuklara gelmiş. Şişmo da Nevalé terma diye bi yer var üç tane yüksek dağın arasındaki çukurdur. İnsanları kafile ler halinde dağın tepesine götürüp kılıç veya hançerlerle yaralayıp onları aşağı yuvarlıyorlar mış. Öyle ki cesetlerden aşağıdaki dolup taşmış. Büyük dedem Reis Artin in eşi büyük ninem katledilmeden kısa bir süre önce gelinlerine demiş ki toplanın buraya size altınlarımızın yerini söyleyeceğim olurda kurtulmayı başaranınız olursa sonradan gidip o altınları çıkarsın bu şekildede kimseye muhtaç olmadan yaşamına devam etsin.
Benim dedemin annesi yani Reis Artinin askerdeki oğlu olan babuş un eşi, biz onu yani dedemin annesini Ayşo ismiyle biliyoruz.. Seyfo dan önceki ismini bilmiyorum. Pira Ayşo yani nene Ayşo dermiş ki o an o kadar korkmuştum ki kaynanam altınların yerini söylemek için bizi çağırdığında can havlinden oğlum ağaya sımsıkı sarılmıştım kaynanamın yanına ben gitmedim.. Kürdün biri yine bir askere yanaşır ve derki şurda duran kadın Reis Artinin karısıdır ve duyduğumuza göre bir kazan altınları varmiş. Asker hemen onu kadınların içinden aldırır bir evin içine götürürler, kelpeten diye tabir ettiğimiz inşaat malzemesi ile altinlarin yerini söyletmek için işkence yapmaya başlarlar, dilini dudaklarını dişlerini kelpeten ile parçalayarak vucudundan parça parça et koparmalarına rağmen Reis Artin’in eşi ağzından tek kelime çıkarmaz. İşkence ile katledilir. Nene Ayşo anlatırdı, bazen bizleri bize ait olan evlerden birinde toplarlar di o sıra köydeki Kürtler evlerimizi yağmalamaya başlarlardı. En son bizi topladıkları eve geldiler zaten daha önce yağmalanmasına rağmen sadece üstünde oturduğumuz çul diye tabir ettiğimiz keçi kılından yapılma hali vardı onu da altımızdan çektiler nasıl olsa öleceksiniz verin bunu diyerek…
Katliama hazronun begleri de destek veriyormuş. Şişmo da Adin olarak taninan Kürt ama iyi bi aile var .. o aileden biri kalan Süryanilere gelin benim evime sığının ben size sahip çıkarım demiş. Kalanlar hepsi orda toplanmış.. Hazrodan Ahmet keya diye bir beg dört tane adam yollamış. Katliam için birileri Afin ailesinin bir kısmının Süryanileri sakladıģını ispiyon etmiş ve o dört adam Süryanilerin saklandıģı evin önüne gelip ev sahibine ya onları bize teslim edersiniz veya sizide o Süryaniler le beraber öldürürüz demişler. Aile, sakladığı Süryanilere kusura bakmayın ben bunlarla baş edemem benden bu kadar demiş.. Reis Artinin kardeşi olan Elo nun gelini de o evde imiş dışarı çıkartılınca Gelin Ahmet keya nin adamlarına benim ve iki çocuģumun hayatını bağışlamanız karşılığında ailemize ait olan altınların yerini Ahmet keya ya söylerim demiş.. Gelini ve biri erkek diğeri kız ki çocuğu ile Ahmet keya nin yanina Hazroya yakın olan bi köye Ahmet keyanın evine getirilir. Altınların yerini söylemelerine rağmen yaşamalarına izin verilir ancak hizmetçi olarak. Büyük olan çocuģu erkektir. Ahmet keyanin hayvanlarına çobanlık yapar. Küçük kız da büyüyünce yine Ahmet keyanın evinde aşçılık yapar. Gelelim nene Ayşoya.. Elaziğ’ın Palo lu bi onbaşi rutbeli asker nene Ayşoyu katledileceklerin içinden alıp kaçırır. Askerin kendisi de firar etmiş olur. Nene Ayşonun bir yaşindaki oğlu Ağa varmış yani dedem Şişmo köyünün karşısında Sine köyü vardır alevi bir köydür, arap alevisidirler.
Sine köyünün etrafında saklandıktan sonra Palolu olan bir asker Sine köyünün Mir’in olan adamın keçisini çalar. Mir bunun farkına varınca adamlarını bunun peşine salar. Palolu asker Ayşo nenemi oracıkta bırakıp kaçar. Nenem kucağındaki oglu ağa ile Şişmoya gelir. Aradan aylar gecmiştir köyde bir müsluman erkek sahip çıkar ve onunla evlenir ve o müslüman ailenin soy ismini alır. Nene Ayşo ve ağa dedem alır geçen zaman zarfında bir çocuğu daha olur. Nene Ayşo Şişmo döndügünde katliamdan Hazrodaki Ahmet keya ya sığınan gelin ve iki çocuğundan yanı sıra Ébdulhep diye bi erkek akrabamızın ve yine bizim ailenin gelinlerinden bir kadının daha hayatta olduğunu görmüş. Kadını müsluman biriyle evlendirmişler. Ébdulhep katliam esnasında nasıl olmuşsa kaçmayı başarmış Şişmo dan Hazroya giden patika bir yol var ve o yol üzerinde yüksek bir kayanın üstünde bir oyuk varmış ancak bir insanın sığabileceği kadar. İşte orada aylarca saklanmış. Geceleri çıkıp kendine ait olan ama Kürtlerin sahiplendiği tarlalardan meyve çalıp yiyerek yaşamış. Aylar sonra Kürtler onu fark edince, ona gel müsluman ol sana karışmayacagız demeleri üzerine köye inmiş, tabi kendi mallarında hiç bir hak iddia edememiş.
Müslümanlar la beraber camiye gitmeye başlamış. Bunu yapmasına raģmen köylüler hala sen eski dinindemisin camiye bazen gelip bazen gelmiyorsun, yoksa sen bizi kandırmaya çalışıyorsun diye çekiştirmeye başlamışlar. Bu defa tekrardan yaşamının tehlikeye girdiğini anlayınca, gecelerden bir gece gizlice köyden çıkıp Mardin de bulunan Darul Zahfaran Manastırına gidiyor. Orda tekrar eski dinine dönüp kalan ömrunü Darul Zahfaran Manastırına hizmet ile geçiriyor. Bir defasında bende Darul zehferana gittim oradaki genç bir görevliye durumu anlattım benim ailemden biri Seyfo dan kurtulup kalan ömrünü burada geçirdi, diye. Mezarını biliyorsan göster ki ziyaret edeyim dedim. Görevli genç ne yazık ki ben bunu bilmiyorum, dedi. Gelelim Şişmo da sağ kalan ve bir müslümanla evlendirilen diğer geline, kadın dışarıda muslümanım diyormuş ancak gizli gizli mum yakıp kendi asıl inancına yani Hiristiyan lik dinine devam ediyormuş. Bu demek oluyor bir insanın bedenini esir alabilirsiniz ama ruhunu asla! Şişmo dan kurtulanlar üç kadın biri Nene Ayşo’dan ve diğer ikisi ise Ahmet keya nın yanına sığınan gelinin, toplamda üç çocuk ve üç kadın, bunlardan bir yetişkin erkek olmak üzere toplamda yedi can kurtulmuş. Dedem Ağa nin öz babasi olan BABUŞ Seyfo döneminde askermiş.
Dedenizin akıbetini paylaşan başka insanlar varmı?
Yukardakı yazıda yazdığım gibi dedemin amca çocuğu ve Ebdilhep toplamda ikisi çocuk üç erkek ve biri çocuk dört kadın kurduldu. Bunların dışında Şimşim’de kurtulan olmadı. Hani diyorlar ya ya Suryani ve Ermenileri sürgün ettik diye. O sürgün bize geçerli degildi. Şimşim ve çevre köyleri katledildi..
Bir önceki yazışmamızda ‘kürtleşmeye yüz tutuğunuzu yazmıştınız. Bunu biraz daha açarmısınız? Ulusal kimlik olarak kendinizi nerede görüyorsunuz?
Kürtleşme ye yüz olduğumuz sadece dilde kalmış, Kürlerin içinde yaşıyoruz. Tepki ve baskılardan dolayı Asurlu olduğumuzu veya Süryani olduğumuzu söyleyemiyoruz. Kürtlerin içinde yaşamamiz ve Kürtlerin örf ve adetlerini yaşamamiz sizcede Kürtleşmemiz ve elimizde olmadan farkında olmadan asimile olmamıza neden olmuyormu? Ana dilim miş gibi Kürtçe ve Türkçe konuşmasını biliyorum. Dikkat ederseniz yazıyıda türkçe yaziyorum. Kürtlerin ve Türklerin örf ve adetlerini biliyorum. Asurlu (Süryani) halde. Ancak ASUR’un (A) sindan tutun da SURYANİ’ liğin (S) sinden hiç bir bilgi sahibi değilim. Yani demek istedidiğim orf ve adetlerini bilmiyorum. Buda asimile olmamıza Kürtleşmeye yüz tuttuğumaza delil olsa gerek. Ulusal kimlik olarak kendini nerde gòrüyorsun diye sordunuz. Yaşadığım ortamdan dolayi Kürtlerin törelerini yaşıyoruz ama Kürt olmadığımı çok iyi biliyorum.
Asur- Suryaniyim ancak kendi etnik kimliğimin örf ve gelenekleri yaşamaktan uzağım. Ne Kürt olmayı kabullendim. nede doğru dürüst Asurlu kalabildim. Çok karışık bir duygu. Bu taki Eliyo Eliyo Dostumla tanışana kadar devam etti. Burda benim durumumda olan yakınlarımın bir birbirimize bu konuda yardımımiz malesef fazla değil çünkü hepimiz aynı çıkmaz içindeyiz. Eliyo dostum bana umut verdi, en güzel sözü: “ din değiştirmekte özgür olabilirsin ancak unutma ki sen bi ASURLUSUN!” ve sen bunu değiştiremezsin, dedi. Bu söz benim melez gibi yaşamama ve kendimi bu şekilde hisetmeme son verdi. Eliyo dostum ve onun sarfettiği o söz bana melhem oldu ve günden beri kendimi daha öz güvenle yaşıyorum. Evet ben ASURLUYUM!
Son olarak okuyucularımızla paylaşmak istediğiniz bir şey var mı?
Bazılarınız bu yazıyı okurken ön yargılı olabilirsiniz. Din konusundan dolayı tepki gosterebilirlirsiniz. Benim islamiyeti benimsemem, beni ne Kürt ne Türk ne de Arap yapar. Hangi dini inanca sahip olmak bir bireyin tercihi olmalıdır. Bu benim için de geçerlidir. Ben, hangi dini tercih edersem edeyim bu benin etnik kökenimin ASURLU olduğu gerçeğini değiştirmez!
Sabri Atman