23 NİSAN 2022 YILINDA SÜRYANİLER

Zeynep TOZDUMAN –

Tarihçilere göre yaklaşık 7 bin yıllık bir halk olan Süryaniler yaşadığımız toprakların en eski halkıdır. 2000 yıl önce Hıristiyanlığı ilk kabul eden halk olan Süryaniler, günümüzde ne yazık ki Türkiye geneli 15 bin civarı bir nüfusa sahiptir. Köklü medeniyetler oluşturmuş Asur imparatorluğu bir zamanlar Mezopotamya’dan Ortadoğu’ya kadar yayılmıştır.

Asuri/Süryaniler, günümüze uzanan birçok medeniyetin ve kültürün kurucularıdır. Örneğin; Hammurabi kanunlarını inşa eden halk Asurîlerdir. İsa’nın ilk konuştuğu dilin Aramice olduğunu tarih ve din derslerinde yüzeyselce anlatılan bilgilerden hemen hepimiz biliriz. Asurîler ve Aramiler denilince tarihin dehlizinde yok olmuş bir halk olarak anlar çoğumuz. Bugün Süryaniler dediğimiz halk; Asurîlerin, Aramilerin, Keldanilerin torunlarıdır. Süryani ismi hepsini kestiği için bu tanım en çok kabul gören ifade biçimidir. Ülkemizde Asurî ve Aramiler tanımından ziyade Süryaniler olarak bilinir. Aynı dile, aynı kültüre, aynı dine mensup Süryani halkının 2500 yıldır kendi içlerinde ve yaşadıkları coğrafyadaki halklarla yaşadıkları savaşlar yüzünden bugün ülkemizde yok olmak üzere olduklarını biliriz. Tarihte Savaşçı, yayılmacı ve köklü medeniyetlerin temsilcisi olan Süryani halkı 1915 Soykırımında Ermeni ve Rumlara göre en şanssız halktır. Anavatanları Batı Ermenistan’dan kökleri kazırcasına yok edilen Ermeni halkının fakirde olsa Avrupa standartlarında olan bir ülke olan Ermenistan’ı vardır.

Ana vatanları Küçük Asya (Ege/Smyrina, Konstantinapolis ) ve Pontus Rum imparatorluğu denilen Karadeniz bölgesinde yaşayan Rumların, Avrupa Birliğinde yer alan Yunanistan gibi bir ülkesi vardır. Süryaniler’in ise durumu farklıdır.  Süryaniler, Mezopotamya dediğimiz bölgeden, (Süryani tarihçilerinin ise Turabdin diye tanımladığı bölge) Suriye’ye kadar uzanan topraklarda varlıklarını sürdürmüş olsalar da, kendilerine ait bir ülkeleri yoktur. Süryanilerin günümüzde bir ülkeleri olmaması soykırım yaşayan diğer Hıristiyan halklardan ayıran en önemli eksiklik ve üzünçtür.  Bir zamanlar Nasturilerin yerleşim alanı olan Hakkâri ve Van’da bugün hemen hemen hiç Süryani kalmamıştır.

Süryaniler; Dünyanın ilk üniversitelerini kurmuş bir halktır. Bu üniversiteleri Urfa, Mardin ve Antakya’da kurmuşlardır. Adana, Adıyaman, Malatya, Siirt, Diyarbakır, İdil, Batman, Bitlis, Harput ve Kapadokya’da dünyanın ilk tapınaklarını, Kiliselerini, Şapellerini, Manastırlarını inşa etmişlerdir. Bugün Doğu ve Güney Doğuya gittiğimizde her taşın altından ya Ermeni ya da Süryani tarihinin izlerine rastlanılmaktadır. Karadeniz, Akdeniz, Ege ve Marmara bölgesinde ise en çok Rum tarihi fışkırmaktadır.

Anavatanı Anadolu olan bu kadim Hıristiyan halklara yüzyıllardır katliam, soykırım ve asimilasyon politikası uygulayarak bugün 70 bine düşürmeyi başardık.(!) Süryanilerin kılıç yarası dedikleri Seyfo soykırımının izleri bugün Turabdin bölgesinde hala canlılığını koruyor. Kamulaştırılan ve özelleştirilen Süryani malları adeta saklı ve utançlı bir tarih gibi yüreklerimizi dağlıyor.

Oysaki yurtsuz ve ülkesiz olan Süryani halkından bu ülkenin öğreneceği o kadar çok şey vardı ki… Gittiler değil yok ettik işte.

Barışsever, hoşgörülü ve bağışlayıcı olan Süryani halkı bugün anavatanında can çekişiyor. Tıpkı Batı Ermenice gibi Süryanice de yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Ayrıca şahıs ve Kiliselere ait olan bitmek bilmeyen arazi ve orman davaları, dünün İTC zihniyetiyle aynı düşünceye sahip korucuların baskı ve yıldırmaları yüzünden Mardin ve civarında bugün 3 bin Süryani kalmıştır. Süryaniler, Ermeniler, Rumlar, Aleviler ülkede eşit yurttaşlık tanımından yararlandırılmıyorlar. Yıl 2022… Değişen bir şey yok. Ülkede toplanan vergiler sadece Sünni İslam’a hizmet ediyor. Diasporanın maddi destekleri olmasa Kilise ve Manastırlara gelen yüklü elektrik ve su faturaları yüzünden neredeyse ibadet yapamayacak noktaya geldiler. Tıpkı Camilerde olduğu gibi devlet derhal bir genelgeyle Manastır, Kilise ve Cem evlerinde Elektrik ve Su’dan bu ibadethaneleri muaf tutmalıdır.

1915’in 300 yıl evvelinden başlayan asimile etme, zorla tek tipleştirme ve İslamlaştırma politikaları diğer Hıristiyan halklar gibi Süryanileri de vurdu. Ülkeleri olmadığı için hala ülkemizde ve dünyada pek tanınmıyor. Bu ülkede Ermeniler öldüklerini, Kürtler yaşadıklarını ispat etmeye çalışıyorlar. Süryaniler ise tanınmayı bekliyor.

Bugün 23 Nisan Çocuk bayramı.  24 Nisan Soykırımının bir gün öncesi. Tıpkı 19 Mayıs Gençlik ve spor Bayramının ilan edildiği tarih Pontus Rum Soykırımı olduğu gün olarak seçilmesi gibi. Bu günler toplumsal hafızayı resetlemek için özellikle seçilmiş tarihlerdir. Bu yıl 24 Nisan Ortodoksların diriliş (Paskalya) bayramına denk geliyor. 1915- 1922 yıllarında Bayramlarını bile kırımlardan ötürü yaşayamayan Hıristiyan halklar, bu yıl Hüzünlü bir paskalya bayramı yaşayacaklardır.

Her 23 Nisan’da çocukluklarını yaşayamayan, yetim kalan, katledilen, yok-yoksul, şiddet gören, cinsel tacize uğrayan, işçi çocuklar ve çocuk gelinler gelir usuma. 1915’de sahip çıkmadığımız masum ve mazlum çocukların ahı mıdır nedir bu ülkede çocuklar hala acı çekmektedir. Soykırım yetimi çocuklar, ailelerinden kopartıldıkları yetmezmiş gibi bölgelere göre değişen Kürt, Türk, Çerkez, Laz, Sünni, Alevi olarak yetiştirilmişlerdir. Başta ülkemde ve tüm dünyada çocuklara, çocukluklarını yaşatabilseydik keşke. Mücadelemiz dili, dini, rengi, ırkı ne olursa olsun çocuklara bir gün değil her gün bayram yaşatmaktır.

Çağdaş ve demokratik bir ülke olmak için öncelikle geçmiş ve kirli tarihimizle bir an evvel yüzleşmek gerek. Yüzleşmediğimiz sürece bu acılar bitmeyecektir. 1915 kurbanlarının anıları önünde saygıyla eğiliyor bir daha bu topraklarda soykırımlar yaşanmasın diyorum.

Leave a reply:

Your email address will not be published.

Site Footer