Müslüman Süryaniler Kimlerdir?
Bir çok okuyucu Müslüman Süryaniler konusunda fazla bir bilgiye sahip değildir. Dahası bu başlık onlara şaşırtıcı çok şaşırtıcı da gelebilir. Çünkü hep duyduk ve hep söyledik bütün Süryanilerin Hristiyan olduğunu. Meğerse bu doğru değilmiş. Evet, büyük bir çoğunluğun Hristiyan olduğu doğrudur ancak sayısı az da olsa kendini inançsız veya Agnostik diye tanımlayanlar da mevcuttu. Fakat şimdi adından hiç söz edilmeyen Müslüman Süryaniler var. Her nedense bunlar hep göz ardı edilmişlerdi. Bunların önemli bir kısmı toplumsal baskı ve benzeri nedenlerden dolayı kendilerini saklamak zorunda hissetmişlerdi. Ancak nereye kadar? Bunlar hep var olmuşlardı. Bunlar, ataları Osmanlı İmparatorluğunun çeşitli dönemeçlerinde İslam dinine geçmek zorunda bırakılmış, Seyfo soykırımı döneminde, soykırımdan kurtulmak için din değiştirmek zorunda kalmış, pazarda satılmış ve alınmış, anasız ve babasız kalmış çocukların torunlarıdırlar. Bunlardan bazıları hep Süryani olduğunu bilmiş ve bu kimlik ve bilinçle büyümüş; bazıları da daha sonra bunun farkına varmış insanlardırlar.
Son on – on beş yıllık Seyfo çalışmalarımda bir çok kişiden mektuplar aldım. Bana yazanlar Kürt, Türk ve Müslümandılar, Süryani akrabalarını nasıl bulabileceklerini, hristiyan dinine yeniden nasıl geçebileceklerini soruyorlardı. Bunlardan bazıları da oldukları gibi Süryani toplumu tarafından hoşgörüyle kabul edilip edilmeyeceklerini merak ediyorlardı. Yazanların hepsinin geçmişlerinde acıklı hikayeler vardı. Büyük baba ve anneleri büyük trajediler, büyük dramlar yaşamışlardı. Yeni yetişen neslin bir kısmı bu acı hikayelerin detaylarını kendi aralarında konuşuyorlardı. Ancak tarihi değiştirmek ve yaşanmış olayları yok saymak onların elinde değildi.
Bu konu üzerine yazmam şöyle oldu. Bir kaç hafta önce Facebook’ta Diyarbakır’da Süryani Kültür Derneğinin sayfasını gördüm. Diğer bir sayfada da Süryani Müslümanlar diye bir sayfa gördüm ki, bunlar aynı dernekten söz ediyorlardı. Büyük ilgi duydum ve bunu Facebook sayfamda paylaştım. Olumlu ve olumsuz yüzlerce tepki geldi. Yazanların önemli bir kısmı Türkiye doğumlu değillerdi. Bir çok kişi habere şaşırmış ve tam anlamıyla şok olmuştu. Çünkü ezber bildiğimiz bir doğru yanlış çıkmıştı. Bizler sadece hristiyan değildik. Ama aynı zamanda müslüman idik de. Meğerse bu konuyu bilmiyorduk veya konuşmak istemiyorduk. Bunu konuşmayan sadece biz hristiyan Süryaniler değildik; aynı zamanda müslüman Süryaniler de bunu konuşmuyor ve büyük ölçüde bunu saklamayı tercih ediyorlardı. Bir ihtimal ki, iki taraf da konuya nasıl yaklaşacağını bilmiyordu. Çünkü böylesi bir sorunla ilk defa yüzleşiyorlardı, ancak nasıl yüzleşeceklerini bilmiyorlardı. Ermeniler bu konuya sınırlı da olsa eğildiler, konu üzerine yayınlanmış yüzlerce yazı ve kitap var. Ancak Süryaniler konusuna gelince elde sağlıklı bilgi çok sınırlıydı. Konu üzerine Facebook sayfama olumlu ve olumsuz tepkiler yağdı. Gelen tepkilerden bazıları çok şüpheci idi, ‘ortaya çıkıp Süryani’yiz’ diyenlerin herhalde bazı ‘büyük’ ve ‘gizli’ planları varmış. Bazıları ise, ‘hayır bunlar samimi iseler bir an önce hristiyanlığa geçmeliler ki onları Süryani kabul edelim’, diyordu. Bu talep şunu akla getirdi: Süryanilik dini bir kimlik mi, yoksa ulusal bir kimlik mi? Eğer ulusal bir kimlik ise, o zaman kimin neye inanacağı veya inanmayacağına niye birileri karar vermek istiyor, buna kimin ne hakkı var? Tepki gösteren diğer bazı okuyucular da, kendi kimliğini Süryani olarak tanımlayan ve bütün zorluklara rağmen bu kimliğine sahip çıkan bu insanların dedelerinin yaşam hikayesini tahmin etmenin çok uzağında düşünceler ve görüşler dile getiriyorlardı.
Diyarbakır Süryani Kültür Derneğinin sitesinde şu açıklama var: ‘’Süryani Halkının zaman içerisinde kendi anavatanı olan Mezopotamya’da yaşadığı katliamlar ve zulümler neticesinde nüfusu hızlı bir şekilde azalmıştır. Nüfus azalmasında ölüm ve göçlerin yanısıra asimilasyon en büyük düşman olarak karşımıza çıkmaktadır. Yürütülen asimilasyon politikaları sonucunda büyük bir Süryani nüfusuna kendi kültürü unutturulmuştur. Burada asıl amaç Kürtleştirilmiş/Türkleştirilmiş Süryanilerin kendi kültürlerini öğrenmelerine vesile olmak. Bu amaç doğrultusunda Dil kursları, Folklor kursları vs gibi etkinlikler yapılacaktır.’’
Diyarbakır Süryani Kültür Derneği yöneticileri ve üyeleri devamla, ‘’ Bizi ne müslüman dindaşlarımız ne de Süryani/Asuri soydaşlarımız inkar edebilir.’’ demektedirler. Evet, yukarıda belirtiğim tepkilerin önemli bir çoğunluğu bu konunun yeni bir konu olarak su yüzüne çıkmasından ve konuya nasıl yaklaşılacağını bilememekten kaynaklanıyordu. Bundan hareketle Diyarbakır Süryani Kültür Derneği Başkanı Eylem Dönen’le ilişkiye geçtim. Kendisine sorularımı gönderdim. Çok kısa bir süre içerisinde cevaplarımı aldım. Amacım, konuya bir parça açıklık getirmek ve bu konu etrafında sağlıklı bir tartışma yaratmaktır.
Kendinizi okuyucularımıza tanıtır mısınız?
İsmim, Eylem Dönen, Diyarbakır’da yaşıyorum. Süryani Kültür Derneği yönetim kurulu başkanlığı görevini yürütmekteyim.
Nerede doğdunuz ve çocukluğunuz nerede geçti? Baba ve anneniz ve dedeleriniz nerelidir? Çocukluğunuz döneminde etrafınızda konuşulanlardan aklınızda kalanar nelerdir?
Diyarbakır da doğdum. Çocukluğum Diyarbakır da geçti. Babam Mehmet Dönen Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Orman Kaya (Şımşım) köyünden dir. Annem Emine Dönen Diyarbakır merkez doğumludur. Dedem Baki Dönen, Orman Kaya köyünde doğup yaşamıştır. Dedemin soykırım ile ilgi konuşmalarını hayalen hatırlıyorum. Soykırımdan nasıl kurtulduklarını hayat mücadelesinde ve nelerin yaşandığını anlatırdı.
İlk defa ne zaman Süryani olduğunuzu kimden nasıl duydunuz, kendinizi nasıl hissettiniz? Süryani kimliğinizi kabul etmeniz aşamasında duygu dünyanızda herhangi bir zorluk yaşadınız mı? Süryani olduğunuzun farkına varmadan önce hangi dinsel ve etnik kimliğe sahiptiniz?
Çocukluğumuz dan bu yana etnik kimliğimizi ailemiz ve büyüklerimiz tarafından biz çocuklara söylenmiştir. Bu durumdan ötürü ailemizde Süryani kökenlilik süreklilik devam ettirdiğinden ötürü her hangi bir duygu yoğunlunu yaşamadım. Etkin kimliğim her zaman Süryani olmuştur. Dini kimliğim ailem ile birlikte islamiyet olup bu doğrultuda yaşamımı sürdürmeye devam etmekteyim.
Süryani kimliğinizin şekillenmesi aşamasında duygularınızı ilk olarak kimlere açtınız? Akraba ve yakın çevrenizin tepkisi ne oldu?
Ailem ve yakın çevrem Süryani kimliğimin farkında olduklarından ötürü kimliğim ailem ile birlikte şekil bulmuştu. Yaşadığımız coğrafyada günümüzdeki yaşayan diğer etnik kökenli insanların şaşkınlık ifadeleri ile karşılaştım. Güzel düşünceleri paylaşanların olduğu gibi ön yargı ile bakan kişilerle de karşılaştım.
İnançlı bir Müslüman mısınız? Daha ötesi inançlımızsınız? İmkanlarınız elverirse Hristiyan dinine geçmek ister misiniz yoksa olduğunuz yerde mi durmak istersiniz?
Evet, İslamiyet dinini seven ve benimseyen biriyim. Hristiyan dininin de diğer ilahi dinler gibi benimseyip saygı gösteren biriyim. Ama İslamiyet’in son ilahi din olduğunu benimseyip hayatımı bu doğrultuda sürdürmeyi düşünüyorum.
Sizin konumunuzda ki diğer insanlardan nasıl haber oldunuz, nasıl bir araya geldiniz, bazı zorluklarla karşılaştınız mı?
Aynı köyden olduğumuz diğer ailelerle iletişimimiz her daim vardı. Bir araya gelmemizde bir problem yoktu, lakin yeni insanlarla buluşmamızda etnik köken farkından değil de din farkından ötürü bazı zorluklar la karşılaştık.
Derneğinizin kurulma safhası konusunda bizleri kısaca bilgilendirir misiniz, böyle bir derneği ne amaçla kurdunuz?
Etnik kökenlerinin Süryani olduğu lakin dinlerinin İslam olduğundan ötürü etnik kökenlerini saklayan soydaşlarımızı bulma, bunu dile getirmelerini imkanını yaratma ve toplumda Süryani olup yaşamlarını rahatlıkla dile getirmelerini sağlamak amacı için bu derneği kurduk. Amacımız toplumda Süryani kimliğinin varlığını kabul edilmesini sağlamak ve hoş görüyü artırmaktır.
Kaç üyeniz var ve Türkiye’de yaklaşık kaç kişiye ulaşabiliyorsunuz?
Kayıtlı üye sayımız 100 olup bunların hepsi bizim gibi ailelerden oluşmaktadır. Türkiye’de sosyal medya ve diğer yayın organları aracılığı ile 5000 e yakın insanlarla iletişim halindeyiz.
Üyeleriniz genellikle hangi bölgelerden geliyorlar?
Diyarbakır ili başta olmak üzere tüm Güneydoğu Anadolu bölgesinden gelmektedirler.
Süryani soykırımı Seyfo konusunda neler biliyorsunuz?
Süryani halkı 1915 te kılıç anlamına gelen Seyfo ile katledildi. Biz Süryaniler büyük acılar büyük zulümler yaşadık. Kısacası Seyfo Süryani halkının yaşadığı en karanlık dönemlerden bir tanesidir. Bu dönem Süryani halkının 3/2’nin yok edildiği bir dönemdir.
Süryani aileniz, dedeniz veya nineniz nasıl Müslüman olmuştu? Onları zorla kaçıran veya pazarda alanların etnik kimliği Kürt mü yoksa Türk müydü? Bu konuda duyduklarınızı kimlerden duydunuz ve nelerdi bunlar?
Dedemim bizlere aktardığı kadarıyla Seyfo katliamında kız kardeşi ile birlikte bir Kürt kökenli ailenin onları evlerine sığınmaları sonucu soykırımdan kurtulduklarıdır. Dedem ve kız kardeşi 8 ve 6 yaşlarında olduğunu bu ailenin yanında yaşayıp hayatlarının bu ailenin yanında devam ettikleri, dedemin bu ailenin çobanlık işlerini yaptığını kız kardeşinin ise ev işlerinde çalıştığını dile getirmiştir. İslamiyet dinini bu ailenin yanında iken tercihlerinin zorunluluğuyla kabullenmişlerdir.
Derneğinizin diğer üyelerinin geçmişleri konusunda bizlere neler söyleyebilirsiniz? Onları İslam dinine zorla sokanlar kimlerdi? Hükümetin bu konudaki rolü neydi – duyduklarınız ve bildikleriniz nedir? Yerel güçler bunu tepedeki hükümetten bağımsız mı yapıyorlardı?
Üyelerimizin çoğunluğunda dedemin ve kız kardeşinin yaşadıklarına benzer yaşamlar mevcut olup, pazarda satın alınanlarda olmuş, kaçırılanlarda bulunmaktadır. Müslüman ailelerin yanında yaşadıkları için din değiştirmek zorunda kalmışlardı. Dönemde ki hükümet ve yerel güçlerin bu doğrultuda ortak çalışmaları sonucunda Seyfo soykırımı meydana gelmiştir.
Süryani kimliğine vurgu yapan diğer üyelerinizin akrabaları ve çevreleri bunu nasıl karşıladılar? Karşılaştıkları bazı zorluklar oldu mu – oluyor mu? Bu konuda bizimle paylaşmak istediğiniz bir şey var mı?
Açıkçası etraftan gelen tepkilerden çekiniyorlar. Etnik kimliklerini özgür iradeleri ile seslendirme ortamı yok. Tekrar edeyim, toplumdan gelecek tepkilerden ötürü serbestçe dile getiremiyorlar.
Sizin konumunuzda Türkiye’de kaç Süryani var?
Derneğimizin yapmış olduğu çalışmalar doğrultusunda sadece bir yıllık çalışmalar ile 100 aileye ulaşabildik. Lakin net olarak bilinmemekle beraber etnik kimliklerini toplum baskısından çekinenlerin sayısının çok yüksek olduğunu biliyoruz.
Verdiğiniz bu tahmine nasıl ulaşıyorsunuz?
Kendi etnik kökenlerimizin bağlı olduğu köyleri, kasabaları, ilçeleri araştırıp, soruşturarak, ve dernek üyelerimizin de kendi kökenlerinin araştırması sonucunda bu tahmine varıyoruz.
Üyelerinizin etnik kimlik ve dinsel inançları konusunda bizimle paylaşmak istediğiniz bir şey var mı? Bunlar Müslüman mı, Hristiyan mı yoksa inançsız mı tanımlanmak istiyorlar?
Din tercihlerimizin zorunlu olmadığı bir üye çalışmamız var, bunların içinde Müslüman olanlar, Hristiyan olanlar var, inançsız olanlarda bulunmaktadır. Derneğimizin asıl amacı Süryani kökenli kayıp ve kendilerini saklamak zorunda bırakılan soydaşlarımızı bulmak, onlarla iletişim kurmaktır.
Derneğinizi kurduktan ve tanındıktan sonra Süryani soydaşlarınızın size karşı tepkileri ne oldu? Bu tepkileri nasıl yorumluyorsunuz?
Tepkilerin iyi olduğunu söylemek isterdim lakin değil, bazı soydaşlarımız etnik kökenlerimizin aynı olduğunu unutup din tartışmalarına girdikleri çok oluyor. Lakin Seyfo olayında yaşama tutunanların yaşadıklarını düşündüğümüzde o dönemde bunun zorunlu olduğunu anlamak zor olmazsa gerek. Bireylerin dini seçimlerinden çok etnik kimlik çalışmaları yürütmek istediğimizi ve zamanla soydaşlarımızın da bu çalışmaları görüp derneğimize bilgi birikimleri ile katkıda bulunmalarını ümit ediyoruz.
Derneğinizi kurduktan ve tanındıktan sonra Kürt, Türk ve diğer Müslümanların size tepkileri nasıl oldu? Bu tepkileri nasıl yorumluyorsunuz?
Süryani olmak bile bu coğrafyada yaşam şartlarının kısıtlanmasına önemli bir sebeptir. Bizler kendi varlığımızı kendimiz inkar etmediğimiz sürece diğer Müslüman etnik kökenli insanların da bizleri kabul etmesi zamanla gerçekleşecektir. Bunun oluşması için uğraş veriyoruz. Derneğimizin varlığı zaten bu yüzdendir.
Irak, Suriye ve diğer Ortadoğu ülkelerinde Süryanilerin başına gelenleri nasıl yorumluyor ve neler hissediyorsunuz?
Tarih boyunca Süryani kökenli insanların bir çok dönemde çoğu diğer bazı devletler ile etnik – kimlik çatışmaları olmuştur. Mezopotamya vadisinde tarihten öncede biz vardık, buradaydık ve hala buradayız. Bizleri her ne kadar soykırımlar la yok etmeye çalışsalar da bu halk sürekli kendi kimliğini korumak için sürekli mücadelede var olmuştur. Bu mücadeleyi de sürekli vereceklerinden ve hiçbir zaman pes etmeyeceklerinden eminim.
Süryani sayılabilmek için herhangi bir kimsenin onayını almak zorunda mısınız?
Hayır, yaşadığımız coğrafya belli, doğup büyüdüğümüz alan belli, soyumuzun kökenleri, kimliğimiz bellidir. Bu gerçeği bildiğimizden ötürü herhangi bir dayatmaya veya herhangi bir kimsenin veya kimselerin onayını almak zorunda hissetmiyoruz kendimizi.
İslam’ı bırakıp Hristiyan dinine geçin diyenlere nasıl bir cevap vermek istersiniz?
Dinin bir tercih olduğunu düşünüp, ben nasıl ki Hristiyan yada başka bir inanca sahip olan insanların inancına saygı gösteriyor isem, diğer dinlere mensup insanlarında benim dinime saygı göstermelerini beklemek benim hakkımdır, diye düşünüyorum.
Dünyaya dağılan Süryani diasporasına nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Her ne kadar arzu etsek bile geçmişe yeniden müdahale etmek mümkün değildir. Yaşanmış olaylar yaşandı. Ancak geçmişi de unutmamalıyız. Zaman bizim elimizde, zaman birlik olma zamanıdır. Din farlılıklarını artık bir tarafa bırakıp birlik olma zamanıdır. Süryani olduğumuzu ve bunu kimsenin değiştiremeyeceği gerçeğini dünyaya birlikte haykırabilmeliyiz…
Cevaplarınız için teşekür ederim.
Bizlerle ilgilenip değerli vaktinizi ayırdığınız için biz teşekkür ederiz.
Sabri Atman